Adı gibi “Zor Ölüm”
Kadıköyde sinemaya gitmek için bir arkadaşımla buluştum (Onur). Önce karar veremedik hangi film olsun diye. Transformers’mı yoksa Zor Ölüm’mü? Benim tercihim Transformers’tan yanaydı. Sonra Zor Ölüm’de karar kıldık. Rexx sinemasına gittiğimizde filmin başlamasına bir kaç dakika vardı ve hemen biletimizi aldık içeri girdik. Kapıdaki görevli: “hemen yan salon” diyince biz hiç bilete falan bakmadan daldık salona. Etraf karanlık, zar zor oturacak bir yer bulduk ve filmi izlemeye başladık. Film mi erken başladı yoksa perdedeki başka film mi diye birbirimize sorarken yanlış salonda olduğumuzu anlamamız çok uzun sürmedi. Çünkü o sırada oynamakta olan film Zor Ölüm değil Transformerstı. Salondan çıktığımızda görevli bizi kapıda karşıladı. Tabi hemen diğer salona girdik ve filmi izlemeye başladık.
Buson filmde kahramanımız John McClane bu kez siber-teröristlerle başa çıkmak zorunda. Ona eşlik eden kişi ise bir hacker olan Matt Farrell. Bundan aylar önce Zor Ölüm 4 ün haberini vermiştim. Uzun zamandır böyle aksiyon dolu bir filmi izlememiştim. Bu filmde aksiyona tamamen doydum artık. Neler yoktu ki filimde. Uçuşan arabalar, makinalı tüfekler, patlayan helikopterler… Hele bir de F-35 savaş uçağı vardı ki hiç sormayın. Bir F-35 in üzerinde nasıl sörf yapılır onu da görmüş olduk filmde. Yada bir otomobille havadaki helikopter nasıl yok edilir? Tam anlamıyla akıllara zarar. Film adı gibi “Zor Ölüm”. Çünkü kahramanımız film boyunca o kadar çok patlama ve kazanın ortasında kalıyor ki yaşaması mümkün bile değil.
Amasonuçta bu Zor Ölüm ve bilindik Amerikan aksiyon filmlerinde olduğu gibi iyi adamın başına her türlü şey gelir film boyunca. Sonra kötü adamı öldürür ve film biter. “Hani bunda heyecan nerede?” diyenler olursa bence filmi gidip izleyin diyorum sadece. Ama hangi salonda oynadığına dikkat edin, yanlış salona girmeyin.